15 Temmuz şehidi eşi ve gazi Şefkatlioğlu: "Vatan ve bayrak için bir kere değil, bin kere ölürüm"
İstanbul’da 15 Temmuz gecesi darbecilere direnirken tankın altında eşi şehit olan, kendisi de ezilerek bir bacağını kaybeden gazi Vahide Şefkatlioğlu, "Şehitlik, gazilik çok büyük bir şey. Uyandığımda ilk ‘Vatan kurtuldu mu?’ diye sormuşum. Kurtulduğunu söylediler, sonra ise eşimi sormaya başladım. Ben de o gün bariyerlerin üzerinden geçseydim aynı eşim gibi tank beni de ikiye bölecekti. Hiç pişman değilim. Vatan ve bayrak için bir kere değil, bin kere ölürüm" dedi. İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımı için de gözyaşlarını tutamayan Şefkatlioğlu, "Oradaki insanları gördüğüm zaman canım çok acıyor. Bu kadar Müslüman ülkeyiz, bir şey yapamıyoruz. Onların hepsi Cennet’e girecekler ama biz hesap vereceğiz" ifadelerini kullandı.
15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti. Darbecilere karşı duran 251 şehidin, 2 binden fazla gazinin olduğu olaylarda Vahide Şefkatlioğlu’nun eşi de şehit oldu. Darbe olduğunu öğrenir öğrenmez pardösüsünü giyerek sokağa çıkan Şefkatlioğlu, eşiyle aynı tankın altında ezildi. Türkiye’nin milli iradesine yapılan saldırıda Vahide Şefkatlioğlu hem eşini hem de bacağını kaybetti. 49 yaşındaki gazi Şefkatlioğlu, 15 Temmuz’un kadın kahramanlarından oldu. Vahide Şefkatlioğlu’nun hayatı ise o günden sonra değişti. Bir bacağından 46 operasyon geçiren ve şehit olan eşinin mezarını 1 yıl sonra görebilen Şefkatlioğlu, darbe girişiminin 9. yıl dönümünde o kanlı geceyi bir kez daha anlattı. İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımı hakkında konuşan gazi Şefkatlioğlu duygusal anlar yaşadı.
"Ellerimizde bayrak, ağzımızda tekbir, sadece Allah’ın bize verdiği bir iman gücü vardı"
15 Temmuz’da darbecilere direnen gazi Vahide Şefkatlioğlu, "15 Temmuz’da eşimin 15 günlük bir tatili vardı. Kendisi ev işleri yapmayı ve çocuklarıyla vakit geçirmeyi çok seven bir insandı. O gün eşimle beraber alışveriş yaptık. Ben hiç cesaretli bir insan değilim, çok korkağımdır. Küçücük bir olayda elim ayağım titreyen, bayılan bir insanımdır. O gün oğlum, eşim ve ben dışarı çıktık. Çıktığımda karşı komşum başkalarıyla sohbet ediyordu. Ben hatta bağırmışım onlara, ‘Ülke gidiyor elden, siz burada ne yapıyorsunuz’ diye. Hem ağlıyorum hem dua ediyorum hem de bütün arkadaşlarımı dışarıya çıkmaları için arıyordum. Tekbir sesleriyle insanlar akın akın gelmeye başladı. Sadece ellerinde bayrak, ağızlarında ise tekbir. Orada bizim elimizde başka bir şey yoktu. Allah’ın bize verdiği bir iman gücü vardı. Ben tankların paletinden insanların üstüne ateş açtıklarını gördüm. İnsanlar tabii koşmaya başladı, eşim de bariyerlerin karşısına geçmemizi söyledi. Eşime, ‘Sen üstten geç ben de alttan geçeyim’ dedim. Ben de o gün üstten geçseydim, aynı eşim gibi ortadan bölünecektim. Tank beni de ikiye bölecekti. Rabbim beni çocuklarıma bağışlamış" şeklinde konuştu.
"Tank üstümüzden geçti"
Eşiyle aynı tankın altında kalarak ezilen Vahide Şefkatlioğlu, "Ben elimi bariyerlerin altına koydum ve eşim de bacağını koydu. O anda tank üstümüzden geçti. O kadar hızlı geliyormuş ki hiç gözü görmeden. Ben orada şuurumu yitirmedim. Sadece ‘Allah’ dedim. Oradan birinin ’Eğer ambulansı beklersek ablanın iki bacağı kopmuş, kan kaybından ölebilir’ dediğini duydum. Beni bir arabaya koyduklarını hatırlıyorum. Gerçekten hiçbir acı hissetmedim. Elimize bir iğne battığı zaman bile acısını hissediyorsun ama o gün bende hiç acı yoktu. Konuşuyordum, tepki veriyordum, hafızamı yitirmedim. Rabbim’in lütfu o kadar büyük ki. Telefon numarama kadar verebilmişim. Şehitlik, gazilik çok büyük bir şey. Uyandığımda ilk ‘Vatan kurtuldu mu?’ diye sormuşum. Kurtulduğunu söylediler, sonra ise eşimi sormaya başladım. 1.5 ay boyunca eşimin durumunun çok ağır olduğunu söylediler. Beni böyle teselli ettiler. Daha sonra oğlum ‘Babam şehit oldu’ dedi. Allah’tan gelen başla göz üstüne. Hiç pişman değilim. Vatan ve bayrak için bir kere değil, ben bin kere ölürüm. Elimizden gelen bir şey varsa çıkıp savaşalım. Bu Gazze için de olur. Oradaki insanları gördüğüm zaman canım çok acıyor. Bu kadar Müslüman ülkeyiz, bir şey yapamıyoruz. Benim canımı çok acıtıyor. Bir avuç İsrail’e başkaldıramıyoruz. Herkes menfaatini düşünüyor. Bugün onların hepsi Cennet’e girecekler ama biz o gün hesap vereceğiz" diye konuştu.
"Kapımı gelip çalın, bir hatırımı sorun"
Kapısını çalan olmadığı için sitem eden Şefkatlioğlu, "Eşimin şehit olduğunu duyduğumda ‘Yapacak bir şeyim kalmadı, hayat benim için bitti’ diye düşünmüştüm. Meğer hayat ondan sonra başlıyormuş. Hayatın bütün yükü ondan sonra size yükleniyormuş. O kadar ağır bir yük ki çocuklarınızı bir araya toplamak. Benim çocuklarım babasız yemek yemezlerdi. Allah Cumhurbaşkanımızı başımızdan eksik etmesin. O bizim için çok büyük bir değer. Hala ben tedavi görüyorum. Ülkemizde çok çok iyi hastanelerimiz var. Ben 8 yıldan sonra Ankara’da rehabilitasyon merkezimizin, askeri hastanemizin olduğunu ve çok iyi bir hastane olduğunu gördüm. 5 yıldızlı otel gibi her şeyinizle ilgileniyorlar" dedi.
Gazi Şefkatlioğlu, eşi ve kendisini ezen tankı kullanan darbecinin adının da oğlu gibi Ömer olduğunu öğrendiğinde büyük üzüntü yaşadığını da söyledi.