Tarih: 15.09.2025 10:02
Lenfomada erken teşhis hayat kurtarır
Hematoloji Uzmanı Dr. Ülkü Ozan, lenfomanın erken teşhis ile büyük ölçüde tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu vurguladı.
Lenfomaların bağışıklık sistemine ait 'lenfosit' adı verilen beyaz kan hücrelerinin kontrolsüz çoğalması ile geliştiğini ve halk arasında "lenf kanseri" olarak bilindiğini belirten VM Medical Park Bursa Hastanesi Uzm. Dr. Ülkü Ozan şunları söyledi;
"Lenfositler yoğun olarak lenf nodları, dalak, timus, bademcik, kemik iliği ve kanda bulunur. Lenfomalar genellikle boyun, koltuk altı ve kasıklarda ele gelen ağrısız lenf düğümleri ile kendini gösterir. Göğüs boşluğundaki lenf nodları büyüyerek hava yollarına ve damarlara bası yaparsa nefes darlığı, kuru öksürük, yüzde ve boyunda şişmeye neden olabilir. Karındaki lenf bezlerinin büyümesi, dalak ve karaciğerin etkilenmesi karında şişkinlik, ağrı, ishal ya da kabızlığa yol açabilir. Bu bölgedeki büyük lenf nodları bacaklarda ödem ve damar tıkanıklıklarına da sebep olabilir. Daha nadir olarak mide, bağırsak, kemik, beyin ve akciğer gibi lenf nodu dışı tutulumlar da görülebilir ve tutulan organa ait belirtiler ortaya çıkabilir. Bazen hastalar sadece kemik iliği ve dalak tutulumuna bağlı kansızlık belirtileri ile başvurur."
Nedeni bilinmeyen yüksek ateş, aşırı gece terlemeleri, iştahsızlık, son 6 ayda vücut ağırlığının yüzde 10'undan fazla istemsiz kilo kaybı ve vücutta yaygın kaşıntı gibi "B semptomlarının" da lenfomanın habercisi olabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Ozan, tanı süreci hakkında ise şu bilgileri verdi:
"Lenfomadan şüphelenilen hastalara kan tetkikleri, ultrason, bilgisayarlı tomografi ve doku tanısı için eksizyonel biyopsi yapılması önerilir. Uygun lenf nodu bulunamayan ve kansızlığı olan hastalarda kemik iliği biyopsisi ile de tanı konabilir. Sinir sistemi tutulumu şüphesi olan hastalarda beyin omurilik sıvısının değerlendirilmesi de yapılabilir."
Lenfomaların Hodgkin ve Non-Hodgkin olmak üzere iki ana grupta sınıflandırıldığını belirten Uzm. Dr. Ülkü Ozan, "Hodgkin lenfomalar, çocukluk çağı kanserlerinde ikinci sırada yer alır ve en sık 20-40 yaş arası genç erişkinlerde görülür. Toplumda 100 bin kişide 2-3 oranında rastlanır. Non-Hodgkin lenfomalar ise tüm lenfomaların yüzde 85'inden fazlasını oluşturur, genellikle orta ve ileri yaşlarda ortaya çıkar ve 30-40 alt tipi bulunur. Hastalığın tedavisi lenfomanın alt tipine, evresine ve hastanın genel özelliklerine göre belirlenir. Tedavide kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve CAR-T hücre tedavileri uygulanır. Yavaş seyirli lenfomalarda, klinik belirti yoksa 'bekle-gör' yöntemiyle hasta takip edilebilir. Tedaviye dirençli ya da nükseden olgularda kök hücre nakli de bir seçenektir" dedi.
Erken teşhisin önemine dikkat çeken Uzm. Dr. Ülkü Ozan, "Günümüzde erken teşhis ve tedavi ile Non-Hodgkin lenfoma olgularının yüzde 80'inden fazlasında tam yanıt sağlanabilmektedir. Hodgkin lenfoma ise kemoterapiyle tam şifa elde edilen ilk kanser türü olma özelliğine sahiptir. Bu nedenle lenfoma belirtileri görüldüğünde vakit kaybetmeden hekime başvurulmalı ve uygun biyopsi ile tanı konularak tedaviye başlanmalıdır" şeklinde konuştu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-F0G61HQYBB