Tarih: 29.12.2025 11:27

Sürekli açlık hissi modern yaşamın karmaşık sorunu haline geldi

Facebook Twitter Linked-in

Hormonların Dengesi Bozuluyor

Acıbadem Eskişehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Ayşegül Akkaya Erden, sürekli açlık hissinin modern yaşamın hızlanan düzeniyle birlikte giderek yaygınlaştığını ve birçok bireyin günlük yaşamını etkileyen önemli bir sorun haline geldiğini ifade etti. Erden, açlığın yalnızca mide boşaldığında oluşan basit bir duygu olmadığını, beynin, hormonların, duyguların ve yaşam tarzının tamamını içine alan çok boyutlu bir süreç olduğunu vurguladı. Bu durumun temelinde, açlık ve tokluk hissini dengeleyen leptin ve ghrelin hormonlarının işleyişi bulunuyor. Leptin tokluk sinyali gönderirken, ghrelin ise açlık hissini uyarıyor.

Uyku Düzensizliği İştahı Tetikliyor

Modern toplumdaki uyku sorunlarının bu hormonal dengeyi ciddi biçimde bozabildiğini belirten Diyetisyen Erden, özellikle gece geç yatmanın, sürekli bölünen uyku düzeninin ve yeterli derin uykuya geçememenin leptin seviyelerini düşürdüğünü açıkladı. Bu durum, kişinin tok olmasına rağmen aç hissetmesine yol açarken, ghrelin seviyesinin yükselmesi gün içinde sürekli atıştırma isteğini ortaya çıkarıyor. Kronik uyku bozukluğu yaşayan bireylerin iştahlarının artması ve sık sık açlık hissetmesi bu nedenle doğal bir sonuç olarak görülüyor.

İşlenmiş Gıdaların Tuzak Etkisi

Sürekli açlık hissinin bir diğer önemli sebebi, ultra işlenmiş gıdaların beslenme düzeninde giderek daha fazla yer alması. Paketli atıştırmalıklar, fast food ürünleri, şekerli içecekler ve rafine karbonhidratlar gibi ürünler, kan şekerini hızla yükseltip ani düşüşlere neden oluyor. Kan şekeri düştüğünde beyin acil enerji ihtiyacı olduğunu düşünerek yeniden açlık sinyali üretiyor. Ayrıca, bu gıdalar beynin ödül merkezini güçlü bir şekilde uyararak, tıpkı bir bağımlılık gibi tekrar tekrar tüketim isteğini artırıyor.

Stres ve Duygusal Yeme Döngüsü

Stresin iştah üzerindeki etkisi de çoğu zaman göz ardı edilen güçlü bir etken. Yoğun iş temposu, sosyal baskılar ve ekonomik kaygılar kronik strese yol açarken, stres anında yükselen kortizol hormonu özellikle yağlı ve şekerli yiyeceklere karşı ilgiyi artırıyor. Bu tür yiyecekler kısa süreli rahatlama sağladığı için kişi stres altında duygusal yeme davranışına yöneliyor. Fiziksel olarak aç olunmadığı halde bir şeyler yiyerek rahatlama ihtiyacı hissediliyor ve bu durum iştah mekanizmasını daha da bozuyor.

Bütüncül Bir Yaşam Tarzı Gerekiyor

Diyetisyen Ayşegül Akkaya Erden, sürekli açlık hissinin yalnızca yanlış beslenme alışkanlıklarından kaynaklanmadığını, aksine çok geniş kapsamlı bir yaşam tarzı problemi olduğunu dile getirdi. Hormon dengesi, uyku kalitesi, stres düzeyi ve tüketilen gıdaların niteliği bu sorunun temel belirleyicileri. Bu nedenle, tek yönlü çözümler yerine bütüncül bir yaklaşım gerekiyor. Uyku düzeninin iyileştirilmesi, ultra işlenmiş gıdaların azaltılması, lif ve protein bakımından zengin beslenme, stres yönetimi, düzenli fiziksel aktivite ve yeme davranışında farkındalık, açlık-tokluk mekanizmasını yeniden dengelemeye yardımcı oluyor.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-F0G61HQYBB