https://www.istikbal.com.tr/marka/tinyhouse

TUĞBA FİLİK


MUTLULUKTAN KORKUYORUZ MU NE?

İnsanoğlu, beşikten mezara kadar bir hayat telaşıdır tutturmuş gidiyor. O kadar nafile telaşlarımız var ki, insan olarak alemdeki hiçbir mahluka verilmeyip sadece bize bahşedilen akıl ve duyguyu yerinde ve zamanında kullanamıyoruz ne yazık ki...


İnsanoğlu, beşikten mezara kadar bir hayat telaşıdır tutturmuş gidiyor. O kadar nafile telaşlarımız var ki, insan olarak alemdeki hiçbir mahluka verilmeyip sadece bize bahşedilen akıl ve duyguyu yerinde ve zamanında kullanamıyoruz ne yazık ki...

Herkesin kendine göre bir meşgalesi var iş, eş, çocuk, koyulan hedefler,  geleceğe dair yapılan kariyer planları... Sanki herkes yüz yaşına kadar yaşayacak! Yarını biliyormuşçasına ne de güzel plan yapıyoruz. Bunları yaparken de hep kendimize dert ediniyoruz. "dert" diyorum çünkü hayatımızı devam ettirirken yaptıklarımızı omzumuza yüklediğimiz koca bir yük olarak görüyoruz. " Yaşam kavgası, geçim kaygısı, dert küpü dünya"  gibi cümleler kurmuşuz atalarımızdan bu yana. Şarkılar şiirler bile genelde hep bu melankoli üzerine... Hayata karşı neden bu kadar karamsarız? Hayatın hep eksi yönlerine vurgu yapıyoruz. Oysa ki o kadar çok artısı var ki ısrarla görmezden geldiğimiz... Galiba alışmışız  " böyle gelmiş böyle gider" zihniyetine.  "El alem" ne der korkusu, daha yaşanmamış olayların kaygısı var içimizde. İşte bu yüzden toplum olarak psikolojimiz bozuldu, agresif bir millet olduk çıktık.

Geleceğin kaygısına düşmekten, geçmişteki hatalarımızı düşünmekten anı mahvetmekte üstümüze yok! Mutlu olmaktan korkuyoruz zannımca... Çünkü mutsuzluğa alıştırmışız kendimizi. Hep kırılmışız, üzülmüşüz, öfkemize yenik düşmüşüz, duygularını karşımızdakine anlatamaz hale gelmişiz.  Karşı tarafa hissettiklerimizi her nedense aynı karşı taraf bilmesin diye en kuytularımıza saklamışız. Anne, baba, çocuk, eş, arkadaşa göstereceğimiz o kadar güzel duygularımız var ki sevgi, ilgi, şefkat, aşk... Paylaştıkça insanı mutlu eden cinsten... Ama diyorum ya mutluluktan korkuyoruz biz! Gelecek planı yapmazsak, el aleme göre hareket etmezsek işlerimiz rast gitmez! Elbette ki dikkat edeceğiz, plan yapacağız, disiplinli olacağız, kurulmuş bir sistem var sonuçta, ama abartıya kaçmadan!                                                   

 Bilmediğimiz yarını düşünüp strese girmektense, bildiğimiz anın içinde kalmak, hayatın artılarını keşfetmek, mutluluk için yeterli olur sanırım...  Neyzen Tevfik´in de söylediği gibi;

" Çatlak bardaktaki suya benzer hayat

  Sen içsen de tükenir içmesen de

  Artık acı çekmeyi bırak

  Hayattan tat almaya bak"