https://www.istikbal.com.tr/marka/tinyhouse

TUĞBA FİLİK


HER ŞEY ZAMANINDA GÜZEL

Zormuş hayatı anlamak, sonradan farkına varmak, akıp giden zamanın içinde kaybettiklerinin tesellisini aramak...


Zormuş hayatı anlamak, sonradan farkına varmak, akıp giden zamanın içinde kaybettiklerinin tesellisini aramak...

Küçükken hep büyümek isterdik, büyüyünce de çocukluğumuza dönmek istiyoruz. Ne tuhaf değil mi?

Hep bir arayış...

Bizi biz yapan, hayatımıza yön veren kendi kararlarımız, tercihlerimiz, tavırlarımızdır elbet,  ama bizim yaptığımız planlar çok zaman tutmuyor.  Yüce Yaradan tarafından çizilmiş plan dahilinde devam ettiriyoruz hayatımızı.  Nasip diye bir şey var.         

 ?Nasip; istenen değil, hep verilen

  Nasipse, gelirmiş Çin´den Yemen´den

  Nasip değilse, senin olsa bile kayar gidermiş elinden? diyor Mevlana.

Büyüdükçe, olgunlaştıkça öğreniyor insan bazı şeyleri. Bu yüzden daha fazla önem taşıyor yaşadığı an, gerçekten istediği gibi yaşıyorsa tabi?

Bazen istediğimiz gibi yaşamayı mümkün kılabilecek olan da başkalarından beslenmemizdir ki;  işte bu muhtaçlık tüm iyi yaşama dileklerimize bir tepki sanki. Çünkü insan bazen kendini daha iyi hissedebilmek için yanında ailesi ya da arkadaşı sevdiği birine ihtiyaç duyar. Onunla dertleşmek acısını hafifletmek ya da mutluluğunu paylaşmak çoğaltmak ister. Ama bu noktada nasıl mutlu olabilirsin beklenen istenen ilgiyi vermezken? Acını hafifletmek yerine, misliyle çoğaltırsın bu yüzden.

Özlenen,  yolu beklenen zamanda gelmeli, çaresiz olduğun an beklenen kişi değerlidir, sonrasında o da herkes gibidir.

Her şey zamanında güzel?

Beklenti, güven sarsıntısı, kızgınlık, kırgınlık ve yalnızlık?

Ne oldu hani acıyı azaltacaktık? Olan yine bize oldu. Sonradan neye yarar ki vaktinden sonra gelen... ?

Yazar Anton Çehov der ki: ? İçinde yaşadığınız dünya ile içinde yaşattığınız dünya arasında kurabildiğiniz bağ kadar mutlu olursunuz. ? Yani umduğun ile bulduğun tutuyorsa sen tamamsın diyor. Tespit yerinde ama bu bağı tutturabilene helal olsun. Bu bağı kurma çabasıyla geçerken ömrümüz, iyi kötü yaşadığımız her ne varsa, hepsi bir şeyler öğretiyor aslında.

Beklentiyi yüksek tutmamak gerektiğini mesela,

Derdini karşındaki insana anlatmak yerine belki de içine atıp sabretmeyi,

Susmanın, konuşup da anlaşılmamaktan daha evla olduğunu,

Kırılan kalbini toparlayacak olanın yine kendin olduğunu,

Acının insana kattığı değeri, olgunluğu,

Sabrın da bir imtihan olduğunu,

Her zorluktan sonra mutlaka bir kolaylık olduğunu çok güzel öğretiyor.

Kendi kendimize yetebilmeyi de öğrenirsek,  başımıza gelen lütfu da kahrı da Rabbimiz´ den geliyor diye her durumda hamd etmeyi becerebilsek şayet, işte o zaman acı da, sitem de, kırgınlık da misafir gibi gönlümüzden gelir geçer.

Bu şekilde gönül ne gama düşer ne de başkalarına ettiği feryada?

Tüm dualar yüce Mevla´ya? O, hakkıyla gören ve işiten, bizim için hakkımızda hayırlısı ne ise bize onu verendir?