https://www.istikbal.com.tr/marka/tinyhouse

Hüseyin Döngel


OKUMA KÜLTÜRÜ

Okuma insana, topluma neler kazandırır?


                  Bu sorunun cevapları iyi araştırılır ve irdelenirse kuşku yok ki okumanın önündeki engeller kalkacaktır, okumaya olan ilgi artacaktır. Okuma, insanlar arasındaki ilişkiyi, iletişimi attırmaktır. Zira okuma kültürü kazandığımız zamanlarda konuşacağımız, ortaklıklar kuracağımız, anlaşacağımız konular, kuracağımız düşler artacaktır. Bunun yanında okuma kültürü okuyucuya estetik bilinci kazandırır.

                Dilin ve edebiyatın güzelliklerini ve zenginliklerini gören, yakalayan ve tadan kişi yaşama, çevreye ve dünyaya daha estetik bir gözle bakacaktır. Yaşamı daha da bir güzelleşecektir. Kişinin hayal dünyası gelişir. Kişi okuduğu kitaplarda birden fazla kişinin bakış açılarını gördüğü için farklı düşünme, değerlendirme yetisi kazanır. Okuma kültürü sayesinde kişi duyarlı birey haline gelir.

                Okumaya mecburuz. Okumadan araştırmadan, incelemeden nitelikli bir vatandaş ve toplum olamayız. Vatandaşları nitelikli olmayan toplumlar gelişemez, kalkınamaz ve bir medeniyet havzası oluşturamaz. Gelişmeyen ülkelerin her alandaki kaderini gelişmiş ülkeler belirler.

                Okuma kültürünün yüksek olduğu toplumlarda bireyler tartışma kültürüne de sahiptir. Bu toplumlarda fikirler farklı olsa bile değerli sayılır. Okuyan kişi fikirlere saygılıdır, çevresine karşı hoşgörülüdür.

                Düşüncelere, fikirlere, tezlere ve yorumlara karşı artan saygı, hoşgörü beraberinde hür düşünmeyi ve düşünce özgürlüğünü de getirir. O cemiyet içinde yaşayan herkes kendini mutlu ve güvende hisseder.

                Okuma insanın genel kültürünü arttırır. Genel kültür ise hayatımızı kolaylaştırır. Genel kültürü yüksek bireylerin oluşturduğu toplumlar, enerjisini her daim iyi ve güzel uğraşlara harcar. Bu toplumların bireyleri okuma sayesinde anlama, yorumlama, meselelere farklı açılardan bakabilme, etraflı ve esnek düşünebilme, empati kurma gibi bir çok beceri kazanmıştır. Böylece okuma insana kendini tanıma imkânı sağlar. İnsan için kendini tanıma ve gerçekleştirme son noktadır, zirvedir.

                 Kişinin sosyal statüsü, mesleği, yetiştiği muhiti ne ve neresi olursa olsun okudukça ve yazdıkça zirveye çıkabilecektir.

                Okuma kültürü kazanmış toplumlar, hayatı daha nitelikli ve verimli yaşadığı gibi yaşam kalitesini de yükseltmektedir. Diğer yandan okuma kültürü kazanmış birey ve toplumlar, her alanda üretime, kalkınmaya, sosyo- ekonomik gelişmeye fayda sağlar; ,bilimde, sanatta, kültür ve zanaattaki gelişmelere katkı yapar.

                Bu gelişmelerin olabilmesi için okuma vasıtasıyla dilim imkânlarını azami ölçüde kullanmak elzemdir. Hala biz hem okumada hem yazmada Türkçenin imkânlarını yeteri kadar keşfedebilmiş değiliz. Dil dağarcığımız oldukça fakir,  İlkokul öğretmenim okuyan, okutan ve okuma kültürüne önem veren güzide bir eğitimci idi. Her okuma ve kitap bahsi açıldığında sık sık ´´sözcük dağarcığınızı zenginleştirin.´´ derdi. Sözcük dağarcığımızda, torbamızda ne kadar sözcük varsa o kadar gelişebileceğimizi vurgulardı. İlk kez ondan işitmiştim ´sözcük dağarcığı´ kavramını; ilerleyen zamanlarda da ne kadar önemli olduğunu kavradım. Bir insan için, bir milletin ortak hafızası için sözcük dağarcığının önemi o kadar büyüktür ki;  çünkü maddi-manevi tükenmez bir hazinedir söz varlığımız.

                Hâlbuki biz dilimizin imkânlarını hak ettiği şekilde kullanmayı başarabilirsek okuma ve yazma kültürümüzün ciddi şekilde ilerleyeceğini, kişisel becerilerimizin gelişeceğini, kâinatı okuma, hayat standartlarımızı yükseltme, milli seciyemizi ve ahlak standartlarımızı sağlam bir zemine oturtma gibi bireysel ve toplumsal hayatımıza dair pek çok meseleyi çözebileceğimizi söyleyebiliriz.

                Dilde yaşadığımız fakirleşme, bizim zihin, akıl, gönül, ufuk dünyasında yaşadığımız fakirleşmeyle at başı gidiyor.                Zihin ve akıl dünyamızda, tasavvur alanında fakirleştiğimiz oranında da dilimizin imkân ve kabiliyetleri köreliyor. Bunları, daha fazla kaybetmeye başlıyoruz, gönül dünyamız çölleşiyor. Hâlbuki bunun için özel bir çabamızın olması lazım. Bu da ancak ciddi bir okuma yaparak, nitelikli bir okur profili oluşturarak elde edebileceğimiz bir neticedir. Okuma kültürünün kazanılması için öncelikle zihinlerin buna göre şekillenmesi gerekiyor. Kişi kendini biraz da zorlamalı ki kitapla olan bağı kurabilsin, ilişkisini geliştirebilsin.

                Yine her birey imkân ve kabiliyetleri çerçevesinde hiç değilse bir kitaplık oluşturmalı. Evde mutlaka bir kitaplık olmalı. Kitap, kitaplık ve kütüphanesiz bir ev olmamalı diye düşünüyorum. Bu işe en temelden çocukluk döneminden başlamak en doğrusudur.

                Bu konuda devlete, eğitimcilere, anne babalara ve diğer kurum ve kuruluşlara büyük görevler düşüyor. Birileri öncülük yapmalı ve teşvik etmeli bireyi ve toplumu. Özellikle öğretmen camiası bu sorunluluk şuurunu taşımak mecburiyetindedir. Okuma kültürünün gelişmesinde eğitim camiası öncü kuvvettir. Bugün ben az çok okuyorsam, bir kütüphanem varsa, kitapla haşır neşir oluyorsam bunu sınıf öğretmenim, elleri öpülesi Yaşar Gencer Bey´e borçluyum.Onun teşvikleri sayesinde okuma ve yazma kültürüm gelişti.Allah ondan razı ve memnun olsun.Sağlıklı ve bereketli uzun ömürler versin.

                Değerli dostlar, içinde kitap olmayan ev, bana her zaman boş, manadan ve heyecandan, serüvenden, hayalden, hikâyeden ve umuttan yoksun bir mekân gibi gelir. Ev istendiği kadar büyük ve lüks olsun, semti neresi olursa olsun kitap okunmayan ev, kuru ve çorak bir mekândır. Zira beynini, ruhunu, düşüncelerini eylem dünyasını geliştirmemiş nesiller ve toplumlar kültür adına, sanat adına, bilim adına, estetik adına hiçbir şey üretemezler; kendisini, çevresini, ülkesini geliştirip değiştiremezler.

                Hızla değişen ve gelişen dünyamızda geleceğe yön verecek toplumların okumayı önemseyen toplumlar ve nesiller olduğu unutulmamalıdır. Türk-İslam tarihi ile beraber dünya tarihine baktığımızda parlak devirlerde, bilime araştırmaya, incelemeye, sanata, zanaata, felsefe ve eleştirisel düşünceye üst düzeyde önem verildiğine şahit olmaktayız.

                Görüldüğü gibi okumak, hem bireysel hem toplumsal bir gelişmişlik ölçütüdür. Kalkınmışlığın da ölçütlerinden biri yine okumaktır. Bir ülkede bir yıl içinde ne kadar kitap basıldığı, satıldığı yine bir gelişmişlik kriteridir.

                Kitap insanı adam yapar, bütün çırpınışlarımız bunun içindir.